Pandora'ya Hoşgeldiniz

Gönderen CineMarine on 16:33

James Cameron’un yapımı 2 yıl süren yeni efsane filmi Avatar’ı çıktığı gün izlemiştim. Ancak aklıma başka yazılar geldiği ve içimde film hakkında pek bir şey birikmediği için yazı yazmamıştım. Doğru anın bu an olduğunu düşünüyor ve film hakkında birkaç kelam etmek için kolları sıvıyorum.



Film hakkındaki fikirlerimden evvel, basında çıkan saçma haberlere değineceğim evvela. Çünkü basın bu film hakkında o kadar çok haber yapıyor ki, niteliğine bakmıyor bile. Mesela, geçen gün televizyonda Avatar’ın 14 yılda çekildiğini duydum. Yok öyle bir şey. Film 2 yıldan biraz daha uzun bir sürede(çekimlerin toplam gün sayısı 753) çekildi. 14 yıl meselesinin aslı ise şu: Filmin ilk düşüncesi James Cameron’un aklına ilk 14 yıl evvela düşmüş ve o zamanlar birkaç şey karalamış, ancak o zamanlardaki teknik imkansızlıklar ve Titanic gemisinin tarihini öğrenmesiyle birlikte, Titanic’i çekmiş. Peter Jackson’ın Yüzüklerin Efendisi’nde Gollum’u yaratmak için kullandığı tekniği görünce, Avatar’ın çekilebileceğine emin olmuş ve senaryoyu yazmaya başlamış.

Ayrıca filmin bütçesi hakkında da birçok yalan haber var. 400 milyon,450 milyon, 500 milyon diyenler var. Yuh! Hiçbir stüdyo, mükemmel bir senaryosu da olsa bir filme bu kadar bütçe vermez. Ancak Titanic’in hatrıyla James Cameron’a 290 milyon dolar’ı ayırmış Fox. ‘’Al bununla ne yapıyorsan yap.’’ demiş. James Cameron’unda bu parayı doğru düzgün kullandığı ortada.
Birkaç düzeltmeden sonra, film hakkında da birkaç kelam edelim. Üç boyut teknolojisinin güzel filmlerde fazlalık, kötü filmler içinde bahane olduğunu düşünen birisi olmama rağmen, bu filmin 3 boyutsuz olmayacağını filmi izleyince anladım. Filmin mükemmel bir senaryosu var en başta. Ardından da güzel oyunculuklar. Sam Worthington Terminator’deki başarısını, bu filmde dörde beşe katlarken, Sigourney Weaver da yılların getirdiği tecrübeyi güzel bir şekilde izleyiciye sunmuş.

Amerika’nın Irak’ı işgalini eleştiren filmin senaryosunda, birkaç boşluk olmasına rağmen, filmi izlerken pek de göze batmıyor. Amerika’nın Irak’a gidip masum halkı katledişini temsilen, bu filmde Dünya’lılar Pandora adlı gezegene gidiyor ve orada masum ve doğa yanlısı Na’vileri katletmeye başlıyor. Oldukça yoğun bir Amerikan eleştirisinin bulunduğu filmin bu yönünün biraz geri planda kalmış olması ise üzücü.



Filmin en ön plana çıkan kısmıysa, tabii ki de görsel efektleri. Sinemada çığır açıcı görsel efektlere sahip olan filmi izlerken, animasyon olan sahneleri gerçek zannediyorsunuz. Filmin kullandığı 3 boyut teknolojisi ise bir ayrı muhteşem. Kendinizi resmen filmin içinde hissediyorsunuz.
Ölmeden önce sinemada izlenesi elzem nadir filmlerden olan Avatar’ı kesin izleyin. Zaten 190 salonda oynuyor, yakınlarınızda rahatlıkla bulursunuz. Gidin, izleyin.

NOT: İmax’ta izlerseniz tadından yenmez. Türkiye’deki 2 imax salonu var. Birisi Ankara AnkaMall’da, diğeri de İstinye Park’ta…