İki Dil Bir Davul

Gönderen CineMarine on 16:29



Bugün Altın Portakal’da ‘’En iyi ilk film’’ ödülünü almış olan İki Dil Bir Davul’u izledim ve bu filmi neden daha önce izleyemediğim için kendime kızdım. Ufacık bir müzik notasının bile bulunmadığı film, Türk öğretmenin Kürt köyündeki 1 yılını olabildiğince basit bir dille anlatıyor. Yönetmen filme hiçbir yorumunu katmamış. Olanları olduğu gibi izleyiciye göstermiş. İyi ki de öyle yapmış!
Öğretmen Emre, tayini çıktığı köyün koşullarının kötü olacağını bilerek giden ancak buna rağmen imkansızlıklara şaşıran birisi. Kim olsa şaşırır. Çünkü köyde musluklar bile akmıyor. Elinizi yıkamak için evinizden çıkıp köyün dışındaki kuyuya kadar gidip su çekmeniz gerekiyor. Ancak Öğretmen Emre buna rağmen yılmıyor, çünkü o vatansever birisi olarak bir şeyleri değiştirmek isteyen birisi…

Öğretmenin olumsuzluklar karşısındaki düşüncelerini, sıkıntılarını ve öğrencilerle anlaşamamanın getirdiği bunalımı, annesiyle telefonda konuştuğu sahnelerde öğreniyoruz. O gün yaşadığı üzücü bir olay karşısında düşüncelerini ve yaşadığı mutlu olaylar karşısındaki sevinçlerini hep bu sahnelerde görüyoruz.
Filmin en büyük derdi, devletin buraya el uzatmamış olması ve artık oranın Türkiye içindeki özerk bir bölgeye dönüşmesini anlatmak. Ayrıca hiç istismar yapmadan. Türkiye topraklarında yaşayan ve nüfusta Türk olduğu yazan ancak Türkçe dahi bilmeyen insanların ülkemizde bolca bulunduğunu, onların Türkçe’yi yabancı dil olarak görmesini oldukça naif bir dille anlatmış bizlere genç yönetmen.
Son zamanlardaki büyük yapımlar ve Recep İvedik gibi saçmalıklar izlemek yerine bu filme bir şans verin. Emin olun pişman olmassınız…